-
1 у
1) (около, возле) yanında; başındaдом стои́т у реки́ — ev nehir kıyısındadır
шкаф стои́т у окна́ — dolap pencere yanındadır
не стой у окна́ — pencere önünde durma
у са́мой стены́ — duvarın dibinde
сиде́ть у самова́ра — semaver başında oturmak
стоя́ть у руля́ — dümen başında olmak
у подно́жия горы́ — dağın eteğinde
проти́вник был остано́влен у са́мого го́рода — düşman şehrin kapısı önünde durduruldu
2) в соч. (при обозначении обладателя, а также принадлежности)у него́ есть де́ти? — çocuğu var mı?
у него́ была́ я́зва — ülserdi, ülseri vardı
что у тебя́ с гла́зом? — gözüne ne oldu?
у сту́ла сло́мана но́жка — sandalyenin bir ayağı kırık(tır)
3) ...da;...danу кого́ ты шил э́то пальто́? — bu paltoyu kime diktirdin?
он одева́лся у лу́чших портны́х — en iyi terzilerden giyinirdi
у нас на заво́де — bizim fabrikada, fabrikamızda
они́ весь день бы́ли у нас в гостя́х — bütün gün bizde misafir idiler
у меня́ к тебе́ вопро́с — sana bir sualim var
у него́ в ко́мнате поря́док — onun odası derlitopludur
приёмник стои́т у него́ в ко́мнате — radyo onun odasındadır
4) (при указании на источник получения чего-л.)...danу кого́ он берёт уро́ки? — kimden ders alıyor?
букини́ст, у кото́рого ку́плена э́та кни́га — bu kitabın alındığı sahaf
спроси́ у кого́ хо́чешь — istediğine sor
найти́ подде́ржку у кого-л. — birinden destek bulmak
-
2 Fuß
Fuß m <Fußes; Füße> ayak;zu Fuß yürüyerek; yayan; yaya (olarak);zu Fuß erreichbar yürüyerek gidilebilir (uzaklıkta);zu Fuß gehen yürüyerek gitmek;gut zu Fuß sein yürüyüşü iyi olmak;auf eigenen Füßen stehen kendi ekmeğini kazanmak;Fuß fassen tutunmak, yerleşmek;auf freiem Fuß serbest (bırakılmış);fam kalte Füße bekommen yüzgeri etmek;am Fuß des Berges dağın eteğinde -
3 etek
\etekleri zil çalmak ( fig) vor Freude außer sich sein, vor Freude aus dem Häuschen seindağın eteğinde am Fuß des Berges -
4 Fuß
1) ayak;am \Fuß des Berges dağın eteğinde;zu \Fuß gehen yürüyerek [o yayan] gitmek;gut zu \Fuß sein ayağına çabuk olmak;von Kopf bis \Fuß baştan aşağı;auf großem \Fuß leben bol keseden yaşamak;auf eigenen Füßen stehen ( fig) kendi yağıyla kavrulmak;mit jdm auf gutem \Fuße stehen biri ile iyi anlaşmak;\Fuß fassen ayak uydurmak;jdn auf freien \Fuß setzen birini serbest bırakmak2) ( einer Säule) kaide
См. также в других словарях:
SingStar Turkish Party — Desarrolladora(s) London Studio, SCEE Distribuidora(s) Sony Computer Entertainment Diseñador(es) London Studio Última versión … Wikipedia Español
uçsuz bucaksız — sf. 1) Sonu görülmeyecek kadar geniş olan Şehir, uzaktan bir dağın eteğinde uçsuz bucaksız bir bahçe gibi görünüyor. R. N. Güntekin 2) Çok fazla, pek çok … Çağatay Osmanlı Sözlük
etek — is., ği 1) Giysinin belden aşağıda kalan bölümü 2) Bedenin belden aşağısına giyilen, değişik biçimlerde, genellikle kadın giysisi, eteklik Sevim in eteği bir dikene takılıp yırtılmış, beyaz potinleri çamura batmıştı. R. N. Güntekin 3) Giysinin… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yamaç — is., cı 1) Dağın veya tepenin herhangi bir yanı İndiğimiz yamacın eteğinde küçük ve eski bir köy var. Y. K. Karaosmanoğlu 2) hlk. Ön, kat, huzur Kız, hele beri gel yamacıma. H. Taner Birleşik Sözler yamaç paraşütü … Çağatay Osmanlı Sözlük